Duyu bütünleme; duyusal bilgilerin sinir sisteminde ayırt edilmesi, kayıt edilmesi, modülasyonu ve birbirine entegre edilerek organize edilen beyindeki karmaşık süreçlerdir. Duyusal bütünleme süreçlerindeki problemler insan davranışlarında; öğrenmeden motor gelişime, akademik yetenek, dikkat ve davranışa, uykudan yemek yemeye kadar farklı alanlarda sorunlara yol açar. Duyu bütünleme terapisi; doğru adaptif ve fonksiyonel cevapları açığa çıkarmak amacıyla, bireyselleştiriliş özel programlar şeklinde birebir uygulanan, duyusal anlamda zenginleştirilmiş eğlenceli ve interaktif oyun ve aktivitelerden oluşan bir tedavi şeklidir. Tedavide sinir sisteminin çevresel girdilere ve taleplere yanıt olarak değişebilme kabiliyeti olarak tanımlanan nöroplastisite temel alınarak; beyin sapı seviyesinde işlenen zenginleştirilmiş duyusal fırsatların ve “tam kararında” yapılandırılmış olan; duyu ve motor zorluklarla limbik sistem üzerinde çocuğun motivasyonunu uyararak çocuğu zorlayan (challenging) ve daha komplex somatomotor adaptif yanıtları ortaya çıkaran sensory- motor aktiviteler kullanılır. Bu aktiviteler görsel, işitsel, taktil, vestibuler, proprioseptif, tat gibi uyaranları içerirken, çocuğun duyusal problemlerine göre terapist tarafından şekillendirilir.
Öğrenme yaşam boyu devam etmektedir. Akademik becerilerinin gelişimi, günlük yaşam becerilerinin gelişimi, sosyal becerilerinin gelişimi, bağımsızlığının kazanılması için önemli bir süreçtir. Bu nedenle bu sürecin herhangi bir noktasında sorun yaşanılması kişinin gelişim performans alanlarını etkilemektedir.
Öğrenme güçlüğü, bireyin bilgi kazanırken özellikle kognitif fonksiyonlarının yetersizliğinden kaynaklanan sorunlardan dolayı oluşan bilgiyi kazanma sürecinde ortaya çıkan sorunlar olarak tanımlanır.
Özgül öğrenme güçlüğü bireylerin matematik(diskalkuli), okuma(disleksi) ve yazma (disgrafi) alanlarında yaşıtlarına oranla önemli oranda düşük olmasıdır. Öğrenme bozukluğunun belirtileri okul öncesi dönemde kendini göstermeye başlayabilir fakat kesin tanı için çocuğun formal eğitime başlaması gerekir. Okul çağı çocuklarda öğrenme bozukluğu prevalansı %5-15 arası değişir. Özgül öğrenme güçlüğü tedavi edilmediği takdirde bireyin yaşamını, akademik başarısını, öz saygısını, ve psikolojisini olumsuz etkiler.
Öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerde okul öncesi dönemden itibaren kavramlar, dil, algı, motor koordinasyon, bellek, dikkat ve konsantrasyon, sıralama, organizasyon, duyusal sosyal organizasyon başta olmak üzere bir çok alanda güçlükler görülmektedir.
Ergoterapistler çocuğun günlük yaşam aktiviteleri başta olmak üzere, serbest zaman, oyun aktivitelerini değerlendirerek bireye uygun müdahale planları oluşturur.
Peki hangi durumlar da çocuklarımız ergoterapiye ihtiyaç duyar ?
1. El beceri zayıflığı
2. Sağ – sol kavramını karışımı
3. Yazı yazarken uygun miktarda basınç uygulayamama
4. Basketbol, tenis vb. koordinasyon gerektiren oyunlarda problem yaşama
5. Çekmece vb. karışıklık içinden istenilen nesneyi bulamama.
6. Karışık komutları anlamama
7. Sorumluluklarını yerine getirememe
8. Kural gerektiren işlerde zorluk çekme Vb. durumlarda kapsamlı değerlendirme ve müdahale planı oluşturulmalıdır.
Disleksi de ergoterapinin rolü nedir ?
Öncelikle yapılan kapsamlı değerlendirme sonrasında ;
1. Okuma güçlüğü çeken çocuklarda görsel algı becerilerinin artmasına yönelik çalışmalar yapma.
2. İnce motor becerileri
3. Kaba motor becerileri
4. Koordinasyon becerilerinin gelişimi
5. Şekil zemin algısının gelişimi
6. Görsel ayrım, görsel tamamlama becerilerinin gelişimi
7. Uzaysal algı becerilerinin gelişimi
8. Dikkat süresini arttırmaya yönelik aktiviteler
9. Günlük rutilerini oluşturmaya yardımcı olma
10. Zaman yönetimi vb.
Değerlendirmeye uygun müdahale planı oluşturarak okuma, yazma ve günlük yaşam aktivitelerine katılımı arttırmak ve çocuğun kapasitesini arttırmaya yönelik planlar oluştulur ve terapiler çocuğun durumuna göre haftalık alması gereken seans sayısı belirlenir.
ERGOTERAPİST ÖZGE ÖZGENÇ GÜR
Bir yanıt yazın